Son zamanlarda ellerden düşmeyen telefon maalesef komşular arasında olsun, aile içinde olsun uyarılma durumu gerçekleşiyor.
Artık sokakta, parkta özgürce gezme dolaşmada insan kendini rahat hissedemiyor.
Hadi bizler yetişkiniz, kendimizi ifade ediyoruz.
Ya çocuklarımız, bu durumda ne yapıyorlar?!
Maalesef herşeyi kayıt alma isteği diğer yandan hızlı bir şekilde paylaşma arzusu insanı bulunduğu durumun keyfini çıkaramaz hale getiriyor.
Bu başka tartışma konusu.
Parkta oynarken kendi çocuklarınızı tabi ki çekebilir, yayınlayabilirsiniz.
Peki, başkalarının çocukları o karede iken izin alıyor muyuz ya da hassasiyetli olup kareye dahil etmemeye gayret gösteriyor muyuz?
“Yaaa nasıl güzel iletişim kurdular.”
Hemen kayıt ediliyor sorulmadan…
Bir arkadaşımız doğum yapıyor hooop kendine gelemeden sosyal medyada görmüş oluyor kendini.
“İşte bugün ki ziyaretmiz.”
Ya canımsın izin aldın mıııı?!
Eşi izin verdi mi? Vs vs.
Sonra ne oluyor?
Kişi kendini savunursa silmek zorunda kalınıyor.
Kalp kırılıyor.
Hakka giriliyor.
Değer mi?
Her şeye müdahale etme isteği nereden geliyor?
Her şeyi kayıt alma isteği neye karşı yaşanıyor?
Yahu zaman Allah’a ait, bizler yaşayıp gideceğiz.
Öleceğiz en nihayetinde.
Bizler anın tadını çıkarıp, Rabbimize bu güzel anılar için şükretsek ne kadar güzel olurdu.
Verimli olurdu.
Her şeyi kaydedemeyiz.
Her şeyi paylaşamayız.
Mahremiyet var.
Büyükler fotoğraf çekilmesinden imtina ederlerdi.
Bizler bize emanet bırakılmış bu hassasiyetlere sahip çıkmalı ve evlatlarımızı bu minvalde yetişmeliyiz.
Rabbim bizlere nasip eylesin.
Gülben Develier
Görsel: istockphoto